Cioppino Cigar Bar, Pittsburgh
Pop Art, 1960’lı yıllarda, artistik sunumlarla, ünlülerin kültürel yaşantılarını harmanlayarak yarattığı ve reklam ağırlıklı eserlerini sanatseverlere sunan bir sanat ve bu yüzdende de bir pazarlama akımı olarak kabul ediliyor. Aralarında, hakkında makale yazdığım Mel Ramos’un da bulunduğu bu akımın, en önemli öncüsü, Andy Warhol’du. İsmen hemen hatırlamamış olsanız da, eminim, en sık karşınıza çıkabilecek ve Marilyn Monroe’nun profilinin kullanıldığı renkli tabloyu birkaç yerde gördüğünüzü hatırlayabilirsiniz. Andy Warhol doğma, büyüme Pittsburgh’lu. Hatta Pittsburgh’daki Andy Warhol Müzesi, tek sanatçıya atfedilmiş en büyük müze olma ünvanına sahip. Pittsburgh’a gittiğinizde gezmenizi tavsiye edebileceğim mekanlardan biri. Bu müzenin yanında, farklı bir mekanı da önermeden geçemeyeceğim; Cioppino Cigar Bar.
Aslında Cioppino sadece bir puro mekanı değil, lezzetli deniz mahsulleri ve et de yiyebileceğiniz bir restoran. Mekana ana kapıdan girdiğiniz zaman karşılıklı iki kapıdan sağ tarafı seçerseniz puro barına, sol tarafı seçerseniz restoran kısmına giriş yapıyorsunuz. Restoran kısmını kısaca anlatmak gerekirse, bir Amerikan barın yanından geçerek, büyükçe sayılabilecek bir şarap mahseninin de bulunduğu ana yemek salonuna geliyorsunuz. Restoran Wine Spectator dergisi tarafından ödüllü bir mekan. Yani mahseni sadece görüntü amaçlı yapmadıkları belli. Amerikan barın olduğu tarafta bazı geceler canlı müzik de mevcut. Ana yemek salonunda ise, daha çok bir İtalyan Trattoria’yı andıran bir hava mevcut. Yemekleri gayet lezzetli ve fiyat olarak da uygun. Bizim ziyaretimiz hem yemek, hem de puro olduğu için, önce, güzel bir şarap eşliğinde karnımızı doyurduk. İlk defa orada Cigar adlı altında bir Zinfandel denedim. Şarap gurusu değilim ama oldukça hoşuma giden bir şarap oldu.
Yemek sonrası, gecenin sabırsızlıkla beklediğim kısmına geldik ve ana girişe tekrar geri dönerek, bu sefer sağ kapıyı açıp puro barına girdik. Tam köşesinden giriş yaptığınız, kapının karşı duvarında bir Amerikan barın ve onun tam karşısında da humidorun olduğu, kare bir salon olan Puro Bar, ahşap duvarları, ahşap zemini, deri berjer ve divanlarıyla oldukça loş bir ortama sahip. Duvarda yine birkaç adet, spor müsabakalarını gösteren televizyon mevcut. Gözüm, barın arkasında, genelde yüksek raflı kütüphanelerde, yüksekteki kitaplara ulaşmak için kullanılanlara benzeyen bir merdiven var. Değişik ve hoş bir hava vermiş. Arka tarafta, sırtımızı duvara, barı soluma, humidoru da sağımıza alacak şekilde berjerlere kuruluyoruz. Yeterli çeşide sahip olan bir puro menüsü geliyor. Ben onun dışında gidip biraz humidora da göz gezdiriyorum ve sonunda “yöresel” bir Cohiba sipariş veriyorum. Her ne kadar yanımda kendi puromu götürsem bile, genelde ziyaret ettiğim yerlerde, onların humidorundan, daha evvel denemediğim yada zor erişimim olan puroları seçmeye çalışıyorum. Bir puro mekanında oldukça hoşuma giden bir şekilde, tepsi içinde, çakmak, keser ve seçtiğim purom servis ediliyor. İçeceklerimiz de ayrı bir şekilde getiriliyor.
Mekanın havalandırması oldukça yeterli. Bizim puro tüttürdüğümüz sırada, oldukça kalabalık olan barın dumanaltı olmaması iyiye işaret. Her ne kadar puro kokusunu sevsem de, yine de kapalı mekanda çok fazla duman rahatsız edici olabiliyor. Aynı zamanda sizin puro zevkinizi de olumsuz etkileyebiliyor.
Puromuzu çok hoş bir sohbet eşliğinde tüttürüyoruz. İş gezilerinin en üzücü yanı, genelde kısa süreli olmaları ve gittiğiniz yeri yeterli gezme imkanı vermemeleri. Ben bu açığı, keyifli bir puro sohbeti ile kısmen telafi etmiş oldum. En azından bir dahaki sefere, biraz boş vaktim olduğunda yeni nerelere gitmem gerektiğini listelemiş oldum. Yazıyı da bu öğrendiklerimden birini paylaşarak noktalayayım. Marketlerde karşımıza çıkan ve en fazla ketçap olarak tanıdığımız Heinz markası da Pittsburgh’dan. Aynı zamanda Cioppino’ya çok uzak olmayan ve adını verdiği bir tarih müzesi mevcut; Heinz History Center. Yolunuz düşerse burayı da görmeden geçmeyin derim.
Keyifli tüttürmeler…