The Garden Room, London
Lanesborough Hotel, Londra'nın, her müşterisine, kendine özel yardımcısını sunduğu eski ve lüks otellerinden bir tanesi. Tam Hyde Park'ın bir köşesine yerleştirilmiş olan otel, daha evvel yine puro lounge'u hakkında yazdığım Wellesley Hotel'e yürüme mesafesinde. Yürüme mesafesinde olan sadece diğer lüks oteller değil, Buckingham Palace, Piccadilly ve meşhur puro dükkanlarının olduğu St. James Street de buraya yürüme mesafesinde. Otel'in iç dekorasyonu lüks otel beklentilerini fazlasıyla karşılayacak cinsten. Lakin biz otel için değil, tabii ki puro mekanı The Garden Room için oradayız.
The Garden Room'a ulaşmak için, otel girdikten sonra, kapıdaki görevli tarafından merdivenlerden aşağıya indiriliyorsunuz. Koridorlardan önce sağınızda bir kabinet humidor, sonra solunuzda bir walk-in humidor kalacak şekilde yürüdükten sonra, hemen girişe koydukları, lounge'un kendi barının önünden üstü ahşap tavanla kaplı, uç kısmında bir şömine olan sevimli bir avluya çıkıyorsunuz. Avluya çıkıyorsunuz ama, size dışardaymışsınız hissi vermiyor. Deri koltuklar, ahşap sehpalar, ahşap tavan ve şömine o kadar sıcak bir hava vermiş ki, sanki otelin içinde bir odaya girmiş gibisiniz. Mekanın tavanı, avluyu tamamen kaplamıyor, kenarlarda açıklıkk kalacak şekilde inşa edilmiş. Açıkta kalan kenarlar da, katlanarak açılıp, kapanan cam lameller ile kapanmış. Dolayısıyla, havalandırma süresi dışında kapalı duran lameller, ısı kaybını da önlemiş oluyor.
Puronuzu ister menüden, isterseniz girişteki humidorlardan kendiniz seçebiliyorsunuz. Aynı şekilde içeceğinizi de ister bardan, ister masanıza servise gelen garson aracılığı ile sipariş edebiliyorsunuz. Ben bir Old Fashion kokteyl ve Magnum 50 ile tüttürmeye başlıyorum. Bu arada, Londra'da sıkça karşılaştığım bir servis olan, istediğinizde puronuzu hem kestirip, hem de yaktırabiliyorsunuz.
Mekan ayakta misafir ağırlamıyor, oturma kapasitesi ise yaklaşık 40 kişi. Deri kaplı koltuklar oldukça rahat. Tam kapasite çalıştığında, birazcık dar hissedebilirmişim gibi geldi. Zira oturma gruplarını ve sehpaları birbirine oldukça yakın koymuşlar. Yerleşmeden evvel, sehpalara ve koltuğa bir iki manevra yaptırmak zorunda kalabiliyorsunuz. Özellikle soğuk havalarda, yanan şömine ile ortamın daha da sıcak, içine alan bir atmosfere bürüneceğine eminim.
Hem kokteyl, hem puro fiyatları lüks otel fiyatları seviyesinde. Londra'da puro zaten vergilerden, diğer Avrupa ülkelerine nazaran daha pahalı, böyle yerlerde ekstra pahalı gelebiliyor. Servis oldukça hızlı ve güzel. Arada, sırada, gelip herşeyin yolunda olup olmadığını da soruyorlar, eşlikçileri tazeliyorlar.
Mekana ulaşım da oldukça kolay. Kapıdan çıktığınız anda, 5 adım atıp Hyde Park Corner metro istasyonuna geliyorsunuz. Bunun dışında, mekan, yukarıda da bahsettiğim gibi zaten Buckingham Sarayı, Piccadilly gibi merkezi yerlere de yürüme mesafesinde. Unutmadan, mekan özellikle konyak seçeneklerinde oldukça iddialı. Bizi girişten, Garden Room'a yönlendiren görevlinin de ilk bahsettiği kadehi GBP5,000'lik konyaklardı - meraklısına. Yine turistik bir Londra turundan sonra, günün yorgunluğunu atabileceğiniz, keyifler puronuzu tüttürebileceğiniz bir mekan.
Keyifli tüttürmeler...