Big Alpine Smoke'da neler yaşadım?
3 Temmuz Cuma günü İsviçre Zürih Havaalanı'na indikten sonra, trenle yaklaşık bir buçuk saat sonra Bad Ragaz'a varıyorum. Daha uçaktan iner, inmez inanılmaz bir sıcak hava beni karşılıyor, 36 derece. İstanbul rüzgarla ve yağmurla boğuşurken, evet, İsviçre 36 dereceydi. Ne, uzun yıllar burada yaşadığım sürede, ne de, daha evvelinde ve sonrasındaki ziyaretlerimde, ben bu ülkede böyle bir sıcak olduğunu hatırlamıyorum. Cabası, kaldığım sürece hava hiç değişmedi. Parmağımı oynattığım anda terliyordum, ama yine de, İstanbulun henüz yaz yaşatmamış olması nedeniyle, pek de şikayet edemedim, ne yalan söyleyeyim.
Bad Ragaz'a varıyorum ve 10dk.lık bir taksi yolculuğundan sonra Schloss Hotel Bad Ragaz'a ulaşıyorum. Birkaç ufak tefek iş hallettikten sonra, tabii ki, hemen atıyorum kendimi havuza. Havuz tamamen ağaçların arasında ve ormanın içinde göle giriyorsunuz havası veriyor. Akşamüstüne kadar biraz ferahladıktan sonra, Big Alpine Smoke'un organizatöründen beklediğim telefon geliyor; "Birkaç misafir ile birlikte oteldeyiz, sen nerdesin?".
Havuzdan çıkıp, hemen hazırlandıktan sonra, otelin teras kısmına geliyorum. Oturan herkes çoktan puroları yakmış, muhabbet koyulaşmış. Tanışma faslından sonra, hem Principle Cigar CEO'su, hem de geçen senenin şampiyonu ve dünya rekorunu elinde tutan Darren Cioffi, benimle, kendi markalarından panatelas vitolasında bir tane puro paylaşıyor, markası Accomplice. Mor kumaş bandıyla oldukça ilgimi çekiyor. Sohbete dahil olup, başlıyorum tüttürmeye. Zamanla diğer katılımcılar ve diğer sponsorlar da gelmeye başlıyor. Sohbet devam ede dursun, acıkma belirtileri ile yemeğe gitmeye karar veriyoruz ve yola koyuluyoruz. Hedefte Lattmanns AVO Cigar Lounge var.
Lattmanns AVO Cigar Lounge'a 10 dk.'da ulaşıyoruz. Park ettiğimiz yerden lounge'a doğru yol alırken, Badragartz adı altındaki sanat festivali çerçevesinde, küçücük şehrin heryerine konuşlandırılmış, birbirinden ilginç heykelin arasından yürüyoruz. Oturur oturmaz, Cigar Journal'ın muhabirlerinden biri de dahil, yeni katılımcılar da bir bir görünmeye başlıyor. Oldukça sıcak bir tanışma ortamı oluşuyor, herkes birbiri ile oldukça yakın ve kimse kimseyi bir köşede yalnız bırakmıyor. Tam da olması gerektiği gibi. Tabii, bu sürede purolar da tütmeye devam ediyor. Ardından yemek yeniyor ve artık birbirine iyice ısınan kalabalık, gecenin geç saatlerine kadar tüttürmeye ve sohbete devam ediyor. Her ne kadar ertesi gün yarışma günü olsa da, gecenin geç saati yatmak, kimsenin fazla umurunda değil.
4 Temmuz Cumartesi günü sabah vakti, bir evvelki günden tanıştıklarımla kahvaltı ettikten sonra, sıcağa daha fazla dayanamayıp, öğlen başlayacak şarap turundan evvel, kısa bir serinleme için yine havuzun yolunu tutuyoruz. Geç kalmamak adına kısa tuttuğumuz havuz sefasından sonra hazırlanıp, tur minibüsüne biniyoruz. Tura katılanlar arasında yine, dünya şampiyonu, Darren Cioffi, Club Mareva kurucusu ve bu yarışmanın yaratıcısı Marko Bilic, Bespoke Cigars CEOsu Jeremy Casdagli da var. Jeremy'nin ailesi yarı Yunan, hatta ailesi Osmanlı zamanında Mısır'da yaşamış ve sonrasında İngiltere'ye göç etmiş bir aile. Soyadını okurken belki farketmişsinizdir, aslında Kaşdağlı ama İngiltere'ye göç sonrası Casdagli oluyor. Jeremy inanılmaz bir tarih sevdalısı ve Atatürk hayranı. Tanıştığımız sırada da zaten, Çanakkale Savaşı üzerine bir kitap okuyordu.
Şarap turumuza, önce yöreyi ve şarap bağlarını gezerek başlıyoruz. Tur rehberimiz ve Big Alpine Smoke organizatörlerinden biri, Gian Carlo Casparis, bizimle bağlar, şaraplar, üretimleri gibi konularda oldukça detaylı bilgiler paylaşıyor. Üretimler, tamamen aile firmaları tarafından yapılıyor ve uzun yılların verdiği tecrübe kullanılıyor. Bir firma harici, bütün üretim, tamamen iç piyasaya sürülüyor ve satış sadece restoran ve marketler aracılığıyla yapılıyor. Zaten sınırlı sayıda çıkan şaraplar, hiçbir şekilde tadım yada gezi esnasında satılmıyor. Son varış noktamız ve yine bir aile firması olam şaraphanede, purolarımızı tüttürdükten sonra artık akşamki yarışmaya hazırlanmak için yine otelin yolunu tutuyoruz.
... ve sonunda akşam oluyor, ama maalesef bu saatte bile sıcaklık azalmış değil. Kravat ve ceket zorunlu olan yarışmada, mecburi değişiklik yapılıyor ve rahat elbislerle gelmek serbest bırakılıyor. Aksi durumda, herhalde halihazırda sucuk gibi terleyenlerin buharlaşması, an meselesi olacaktı. Bu sıcakla başa çıkılamamasının bir sebebi de, ülkede böyle bir sıcak normal olmadığı için, çoğu kapalı yerde klima sistemi olmaması ve sadece basit havalandırma sistemlerinin kullanılması. Bu da böyle sıcak bir havada, herşeyi tabii ki daha zor kılıyor.
Otelin önünde buluştuktan sonra, yaklaşık yarım saatlik bir araba yolculuğu sonunda, yarışmanın yapılacağı, Liechtenstein'ın karşısındaki komşu kasaba Buchs'a varıyoruz. Bu kadar basit ve ufak bir kasabada bile puro lounge'u olması beni çok şaşırtıyor. Sorduğumda, lounge'ı, purodan büyük keyif alan ve yarışma için gittiğimiz modern ofis binasının(Atrium Buchs) da sahibi olan beyefendinin yaptırdığını öğreniyorum. Velhasıl, yarışma için lounge'a geliyoruz. Kayıt yaptırıp şampanyalarımızı alıyoruz ve herkes yeni gelenlerle bir kez daha kaynaşmaya başlıyor. Saatler 7'yi gösterdiğinde artık yavaş yavaş herkes yarışma için yerlerini alıyor. Önce kurallar okunuyor, sonra herkese birer giyotin cutter, iki adet uzun kibrit dağıtılıyor ve dünya şampiyonu başta olmak üzere, sırayla Montecristo No.4'ler seçilmeye başlanıyor. Cigar Journal Baş Editörü Reinhold Widmayer ve dünya rekortmeni Darren ile aynı masada oturma ve yarışma şansım nedeniyle, üçüncü olarak tepsiden puromu seçerek, kesme ve yakma talimatını bekliyorum.
Herkes purolarını seçiyor ve talimatlarla beraber kesim/yakım işlemlerine geçiliyor. Bu iki işlem için birer dakikadan, toplam iki dakika süreniz var. Kestiniz, kestiniz yada yaktınız, yaktınız... olmazsa yarışma dışı kalıyorsunuz.
Büyük heyecanla 8 sıra numarasıyla (lise numaram :) ) tüttürmeye başlıyorum. Hedefim, ilk kül silkme izni verilecek olan 40. dakika. İşte o noktada, işin heyecanı kaçmasın diye yapmadım ama keşke daha evvel biraz antrenman yapsaydım diye içimden geçiriyorum. Rekorun 2,5 saatin biraz altında olduğunu düşünürsek, oldukça efendi bir hedef. Dakikalar geçmeye ve ardı ardına sönen purolar neticesi yarış dışı kalanların anonsları da başlıyor. Montrö'de yeni bir lounge açacak olan ve açıkçası iyi bir sonuç çıkaracağını tahmin ettiğim Natasha Nicolazzi de kısa süre sonra anons edilenler arasında. Gözüm, hemen önümdeki, kırmızı ledli kronometrede, aklım ve elim puromun yanmasında derken 29. dakikada, puromu yeteri kadar ateşli tutamadığım için benim purom da maalesef sönüyor ve ben de yarış dışı kalanların arasında yerimi alıyorum.
Yarış dışı kalmanın verdiği üzüntüyle, viskimden bir yudum daha alıyorum ama verdiği rahatlıkla da, puromu tekrar yakıp tüttürmeye, kaldığım yerden devam ediyorum. Aynı zamanda da yarışmaya devam edenleri izlemeye koyuluyorum. Dakikalar geçtikçe, purosu sönenler, bir bir yarış dışı kalıyor. En sonunda, dünya şampiyonu ile ilk defa yarışmaya katılan, ve organizatör Gian Carlo'nun da babası olan Rico Casparis başa baş bir mücadeleye giriyorlar. Sonunda, purosu kano olarak yanmaya devam etse de Rico, ilginç bir şekilde, düzgün yanan purosu, bandına kadar gelen Darren'ın yarışı bırakmak zorunda kalmasıyla gecenin şampiyonu oluyor. Girdiği 9 eleme turundan 7'sini kazanan Darren, bu 10. eleme turundan maalesef eli boş dönüyor ama son ikiye kalarak da, bir kez daha kazanmasının şans eseri olmadığını göstermiş oluyor.
Şampiyonun açıklanmasından sonra, iyice acıkan kalabalık, artık yemeğe geçiyor ve masalarda tüttürmeyle beraber, koyu sohbetlere dalıyor. Fakat gece burada bitmiyor. Daha önümüzde, herkesin heyecanla beklediği, farklı hediyelerle birlikte, bir adet C.F.Bucherer saatin de bulunduğu çekiliş var. Yemek sonrası herkes ismini bir kağıda yazarak, şampanya kovasına atıyor. Hediyeler bir bir sahiplerini bulurken, birden Gian Carlo, "Senor el Lector" olarak benim ismimi anons ediyor. Her ne kadar lise ve uğurlu numaram 8, bana puro yarışmasını kazandırmadıysa da, geceyi, çekilişten bir şarap turu kazanarak bitiriyorum.
Tabii ki, puro yarışmasını kazanmak da güzel olurdu ama bu muhteşem deneyimi, yeni öğrendiklerimi ve tanıştığım insanları asıl kazancıp olarak sayarak ve cebime koyarak, gecenin koyu ve dumanlı karanlığında diğerleriyle beraber otelin yolunu tutuyorum.
Bütün kalbimle de, puroyu seven herkesin bu deneyimi en az bir kere yaşamasını tavsiye ediyorum..
Yarışma hakkında daha detaylı bilgi ve gelecek seneki elemeyi kaçırmak istemiyorsanız Big Alpine Smoke yada Club Mareva internet sitesini takip etmenizi öneririm.