top of page

Akrilik mi, ahşap mı?

Biliyoruz ki, İspanyol sediri hem nemi dengeleyebilmesi, hem de böceklere karşı daha dayanıklı olması gibi nedenlerle humidor üretiminde doğal ve doğru olarak en fazla tercih edilen malzeme olarak karşımıza çıkıyor. Bunun yanında piyasada Zino gibi lüks ve kaliteli humidorlar üreten markalarda dahi bulabileceğiniz akrilik humidorlar mevcut. Bunlara olan ilgi de hiç azımsanacak düzeyde değil.

 

Bu yazımda, her iki humidoru da halihazırda kullanan bir puro meraklısı olarak, kullanım esnasında, sizin de aklınızda bulunmasında fayda sağlayabilecek, karşılaştığım avantaj ve dezavantajlardan bahsetmek istiyorum.

 

Aldığınız humidor akrilik olsun, sedir olsun, değerli purolarınızı içinde dinlendirmeye almadan önce mutlaka yeni humidorunuzun içindeki nem değerinin %70-72 aralığında olduğundan emin olmak için "seasoning" yapmanız gerekiyor. Yani ilk etapta boş humidorunuzun bu nem aralığında olduğundan emin olmasınız. Bu noktada sedir humidorların bu iş için, akrilik humidorlara nazaran daha uzun bir zaman gerektirdiğini tahmin etmek zor değil. Ne de olsa, ahşap humidorunuzun içindeki nemi uygun şartlara getirmek için, öncelikle humidorunuzun sedir çeperleri belli oranda nem emmek durumunda. Tabii bu da humidoruna göre 15 -20 güne kadar uzayabilecek bir süreç. Akrilik ise kendi içine nem çekmediği için, sadece humidorun içindeki havanın nem oranını dengelemek çok daha az bir zaman alıyor. Benim sedir humidorumun "seasoning" süresi 15 güne yakın bir zaman almıştı. Akrilik humidorun nem oranını ise 1-2 günde istediğim %71 oranına getirmem mümkün olmuştu.

 

Ahşap humidorların doğal malzeme olmasından dolayı karşılaşabileceğiniz bir diğer sorun da, hepimizin korkulu rüyası olan ve fazla nemden kaynaklanan küfe karşı olan hassasiyeti. Humidorunuzda küflenen bir puro varsa, eğer tubos değilse ve sedire değiyorsa, küf bu değme noktasından humidora bulaşacak ve humidoru küflendirmeye başlayacaktır. Ben daha yaşamadım ama bu, üstesinden gelmesi oldukça zor bir süreç. Hatta çoğu zaman humidoru değiştirmek durumunda kalabileceğiniz bir durum. Akrilik humidor da ise, tam tersine, bulaşma olmayacağı gibi, herhangi bir küflü puronun değmesi durumunda, küften, humidorun iç çeperini saf suyla nemlendirilmiş tüysüz bir bez ya da sünger ile silerek ve hemen arkasından kurulayarak kurtulmak mümkün. Maalesef, iki durumda da küflenmiş puronuzu atmanız gerektiğini söylememe sanırım gerek yok.

 

Puro tüttürmeye başladığım ilk zamanlarda, babamla ortak kullandığımız ilk humidor da ise, sanırım çok kaliteli olmamasından kaynaklıydı, yaşadığımız problem ahşabın işlemesi  ve neticesinde hava sızdırmasıydı. Bu hem düşük kaliteli humidorlar da, hem de darbe almış yada çok nemli tutulmuş humidorlarda zamanla karşılaşabileceğiniz bir durum. Neticesi; sürekli hava sızdıran, nem oranı dengelenmeyen ve purolarınızı korumak yerine onlara zarar veren bir humidor, daha doğrusu ahşap bir kutu. Ahşap doğal bir malzeme ve tabii ki ne kadar kaliteli olursa olsun, belli bir ömrü var. Akriliklerde ise bu problem daha nadir görülen bir problem. Tabii, elinize bir çekiç alıp humidorunuza vurmamanız yada belirgin bir üretim hatası olmaması durumunda.

 

Şu ana kadar hep akrilik humidorun avantajlarından bahseder gibi oldum. Bu kadar artısına rağmen niye sedir humidor alıyoruz, hem de daha fazla para vererek? Ahşap humidorların hiç mi artısı yok.

 

Tamamı sedir olan humidorların, önemli özelliklerinden biri, puroları doğal olarak herhangi bir ışık kaynağına maruz bırakmamaları. Bu birçok açıdan önemli. Uygun ısılı ortamda muhafaza edilen akrilik humidordaki purolar, humidor şeffaf olduğu için güneş ışığına maruz kaldıkları takdirde ısınacakları için zarar görebilirler. Her ne kadar koyu renkli akrilik humidorlar mevcutsa da yine şeffaf olan humidorları mümkün olduğu kadar ışık görmeyen bir yerde muhafaza etmek doğru olacaktır. Ben şahsen kendiminkini evimin en karanlık bölgesinde tutuyorum.

 

Buna benzer diğer bir sorun ise, akrilik humidorların, odanın ısı değişimlerinden, ahşap kaplı sedir humidorlara nazaran daha fazla etkilenmeleri. Akrilik humidorların cidarları daha ince olduğu için, sağlayabildiği izolasyon, kalın cidarlı sedir humidorlara kıyasla maalesef daha az. Bu da tabii ki, oda ısısının humidorun içindeki ısıya daha fazla etki edebilmesine olanak veriyor. Yine bu sebepten, ben akrilik humidorumu genellikle daha serin ortamlarda tutmaya özen gösteriyorum.

 

Ahşap humidorların bana göre en önemli özelliklerinde biri ise, her birini evinizin en özel köşesinde gururla sergileyebilecek olmanız. Özellikle puro tüttürmenin ve puro kültürünün gittikçe popülerleştiği günümüzde, birbirinden çekici ve alımlı ahşap humidorlar bulmak mümkün. Sergilediğiniz yer neresi olursa olsun, oraya değer kattıkları da kesin.

 

Sonuçta, iki tarz humidorun da kendine göre artıları ve eksikleri mevcut. Burada yine karar biz puro severlere kalıyor. Benim ilk tercihimi soracak olursanız, evimin köşesinde, gururla sergileyebileceğim ve içini hemen şeffaflıkla belli etmek yerine, gizemini koruyarak, ancak belli bir yakınlık kurarsanız, içinde gizlediklerini görebileceğiniz ahşap kaplı sedir bir humidor olacaktır.

bottom of page