Önemli olan; yaprağın kimyası
Bu makale hakkında yazmaya karar verdiğimde ve konu hakkında kaynakları okuduğum sıralarda, ister istemez lise yıllarım aklıma geldi. Bir fen-matematik öğrencisi olarak, birazdan bahsedeceklerimle mecburi olarak haşır neşir olmuşluğumuz var. Hatta öyle ki, kimya öğretmenimiz sayesinde, halen periyodik cetvelin, büyük bir kısmını, elementlerin kütle ağırlıkları ve sıraları dahil, ezbere yazabiliyorum. Tabii, bunun ezbere bilinmesinin, bir insana yararlılığı tartışılır ama o zamanlar sınavlardan, özellikle de ani sözlü sınavlardan, iyi not almak için ön şartlardan biriydi.
Bu sefer neyse ki, ne bu konu hakkında öğrenirken, ne de şu anda yazarken, lise yıllarındaki gibi bir stres altında değilim. Peki, niye bu kadar kimya üzerine laf eveleyip geveledim? Çok basit, Tütün'ün tohumundan, puro oluşuna kadar olan, bütün safhalarda, kimya ve kimyasal elementler büyük bir rol oynuyor. Tohuma vereceğiniz H2O miktarı, sonrasında topraktaki elementler ve bunların oranları doğrultusunda, yaprağın alacağı, renk, doku ve tat, sonrasında fermentasyon süresinde, yaprağın, kendinde barındırdığı NH3'den - yani amonyaktan - kurtulması vs. hepsi kimyanın kapsama alanına giren noktalar. Ama korkmayın, amacım kimya dersine başlamak değil. Bu makalede size sadece, yaprağın en önemli özelliklerini, topraktan hangi elementler sayesinde, nasıl aldığından bahsedeceğim.
Toprakta bulunan Nitrojen, Fosfor, Potasyum, Kalsiyum, Magnesium ve Klor elementleri, tütünün kalitesine etki eden başlıca elementler arasında geliyor. Peki, nedir bu elemenlerin toprakta olması yada olmamasındaki yarar yada zarar?
Nitrojen: Nitrojen, tütün bitkisinin ve özellikle yapraklarının, genel beslenmesinde ve gelişimindeki başlıca faktörlerden biri. Yaprağın, klorofil, protein ve nikotin değerleri regule eden ve dengeleyen element. Sağlılı bir yaprağın yaklaşık %2-5 arası bir Nitrojen değerine sahip olması gerekiyor. %1.5'ğun altındaki değerler, sağlıksız anlamına geliyor. Toprakta yeterli nitrojeni bulamayan bitkinin yaprakları, açık yeşil renginde olur, yaprak sayısı azdır ve güdük kalmıştır. Bununla beraber, geç çiçek verecek olan bitkinin, alt yaprakları erken sararma ile dökülme yaşayabilir. Ana besinden yoksun olan tütün yaprağı da, tüttürüldüğünde tamamen lezzetsizdir. Tabii bununla beraber, biz insanlarda, fazla yiyip obez olmak nasıl zararlıysa, Nitrojenin de fazlası, bitkiye yarar değil, zarar oluyor. Arpası fazla gelen misali, nitrojeni fazla gelen bitkinin, yaprakları fazlasıyla koyu bir renk alır ve büyür. Böyle bitkilerin yapraklarından sarılan puroların ise, yanma probleminin yanında, tüttürürken acı ve agresif bir tadı vardır. Anlayacağımız, nitrojen de olsa, herşey tadında güzel.
Fosfor: Fosfor, tütün için, nitrojen gibi, oldukça önemli bir element. Topraktan alabileceğinden, fazlası verilen fosforun, fotosentezi hızlandırarak, olgunlaşmayı hızlandırıcı ve karbonhidrat değerlerini arttırıcı etkisi vardır. Bitki tarafında emilimi sıcaklık orantılıdır. En ideal koşulları, 14-21 derece arası ve 5.0-6.0 Ph değerlerindeki toprak sağlar. Fosfor maalesef, toprakta bitkinin gelişimi için yeterli miktarlarda her zaman bulunmaz, bu sebeple fosfor yüklemesi, bitkiye ya fidanlar toprağa ekilmeden yada ekildikten hemen sonra yapılır. Fosfor eksikliği, koyu renkli ve yatay büyüyen yapraklar ile anlaşılabilir. Fosforun, tüttürme esnasındaki eksikliği ise, koyu renkli külden kendini ele verir.
Potasyum: Bitkide %10 gibi yüksek değerlerde bulunması normal olan bu elementin bitki tarafından emilimi oldukça fazladır. %3'ün altı değerler sağlıksız olarak değerlendirilir. Potasyum, tütünün rengini, aromasını ve tüttürme esnasında yanma kalitesine doğrudan etki eder. Ayrıca külün de başlıca yapı taşlarındandır. Potasyum, klor gibi yaprağın kalitesini bozabilecek diğer elementleri dengeler ve bastırır. Bunun yanında, bitkiyi hastalık ve salgınlara karşı koruma özelliği vardır. Bir nevi, bağışıklık sistemini güçlü tutmasını sağlar. Potasyum eksikliği, yine fazla koyu renk yapraktan anlaşılabilmektedir. Eksikliği ayrıca, yaprağın uç kısımlarında başlayan ve orta damara doğru yayılan sarı noktalara ve yaprağın kuruyarak düşmesine sebebiyet verir.
Kalsiyum: Potasyumla beraber, külün başlıca elementidir. Eksikliği, yaprakların büzüşmesine ve zararlılar tarafından yenmiş görüntüsü almasına yol açar. Yine Nitrojende olduğu gibi, fazlası yarardan çok zarar getirerek, samansı, dalgalı ve solgun bir görünüme bürünmelerini sağlar. Yine tütünün olgunlaşmasına ters etkisi vardır ve tüttürme esnasında yanmada problem çıkartır.
Magnezyum: Külün beyaz rengi almasında başlıca rol oynayan elementtir. Çoğu üretici bu yüzden, kaliteli izlenimi verebilmek için, bitkilere, fazlasıyla magnezyum yüklemesi bile yapar. Bu durum, pullu kül yapsından kolaylıkla anlaşılabilmektedir. Küle direkt olarak etki etmesine rağmen, potasyum ve kalsiyumdan, oran olarak oldukça düşük seviyelerde bulunur - %0,4-1,5 aralığında. Eksikliğinde, yapraklar dıştan içe ve yukarıdakilerden, aşağıdakilere doğru solmaya başlar.
Klor: Yararlarından çok zararlarıyla tanına klor, buna rağmen tütün ve için oldukça önemli bir element. Kuru yaprakta, %0,5 civarında bulunması, yaprağa, kolaylıkla işleme alınabilmesi açısından önemli olan esnekliği sağlar.
Her ne kadar, kimya dersine girmeyeceğim dediysem de, sanırım yukarısı biraz labaratuar koktu. Ama yine de, bence önemli bir konuya değinmiş oldum diye inanıyorum.
Tabii ki, elimizde, tüttürdüğümüz puronun, tütünün yetiştiği toprağı analiz ettirmemiz olanak yok, fakat, en azından, puromuzu tüttürürken, birkaç özelliğinden, yetiştiği toprağı analiz etme imkanımız olur. Malum, toprağın yapısı her sene değişiyor. Bu yüzden, farklı yılların, aynı marka ve vitola purosunu tüttürürken, topraktaki farklılıkları yakalamaya çalışmak ve üzerinde tartışmak da keyifli olur bence.
Hepinize keyifli tüttürmeler...