Soho Cigar Bar, New York
01.04.2019
New York’un meşhur SoHo bölgesinin ismi, Houston Caddesi’nin güneyi anlamına gelen, South Houston Street tamlamasının baş ikişer harfinin bir araya gelmesi ile oluşmuş. Aslen New York’un, ağırlıklı sanat ve sanatçı dünyasına yönelik galeri ve dükkanları ile tanınan bir bölgesi. Bugün ise, o popülerliğinin bir getirisi olarak daha popüler kültür zincir ve yüksek sınıf mağazaların artarak bulunduğu bir yer. SoHo aynı zamanda, çoğu Arnavut kaldırımı tarzı ara sokakları ve 1850’li yıllardan sonra ortaya çıkan Dökme Demir Mimari tarzı binaları ile de meşhur.
Şimdi, bu meşhur bölgenin kalbinde, 20 senedir kendine yer edinmiş Soho Cigar Bar’ı ziyaret ediyorum. Adına sadık, gerçek bir bar. Bir puro lounge diyemiyorum. Zira, yüksek sesli müziği, kalabalık arkadaş gruplarının kahkahalı sohbetleri, burayı alışıla gelmiş olan ve daha ağır başlı, puro salonlarından ayırıyor. Kötü anlamda değil, fakat farklı. Puro tüttürüp, kafamı dinleyim diyebileceğiniz bir yerin dışında, arkadaşlarla bir şeyler içip, sessizce oturan insanları rahatsız eder miyiz diye düşünmeden, keyifli vakit geçirebileceğiniz bir puro mekânı.
Akşam vakit ziyaret ettiğimiz mekân, hafif karanlık ve kalabalık. Girişte hemen sağda, yüksek bir vitrinde, sonradan masada gördüğümüz mevcut purolar sergilenmiş. Yine hemen girişte karşımıza gelen bardan sonra, genelde iki kişilik, ufak bar masaları ile bezenmiş bir mekân. Dekorasyon, masalardaki mumluklara kadar, Amerika’nın başlıca gökdelenleri gibi art deco tarzında seçilmiş. Çok seviyorum bu tarzı, kendine has çekici bir yanı var bana göre. Puroları, oturduktan sonra ya menüden, ya da görmek istiyorsanız, girişte vitrine giderek seçiyorsunuz. İçkinizi de söyledikten sonra, keyif sürmeye başlayabilirsiniz.
Mekân, keyifli olmasına rağmen, bir, iki eleştiri sebebi noktaya sahip. Maalesef, havalandırmalar bana pek yeterli gelmedi. Belli aralıklarla kendini hissettiren havalandırma, ortamı bazen duman altı bırakabiliyor. Hatta, benim birkaç kere gözlerim yanma noktasına geldi. Evet kendi dumanımın da payı olabilir ama alışmadığım şekilde birden fazla olunca, biraz rahatsız oldum. Ayrıca, ağırlıklı sohbet amaçlı gitmeyi düşünüyorsanız, farklı bir mekânı tercih etmekte fayda var.
Mekânın kalabalığına baktığım zaman, iş çıkışı takım elbise ile gelenler de var, yan masamızda oturan ve Barış Manço tarzı yüzüklerle bezeli parmakları ile, daha rahat giyimli insanlar da. Karma bir kalabalık, herkesi rahat hissettiriyor. Barda oturanlar, masalarda oturanlar, herkes tüttürme keyfinde.
New York’a gidildiğinde, genelde SoHo tarafını gezmeyen yok. Artık, şimdi SoHo’yu gezdikten sonra, nerede soluklanacağınızı ve günü hem güzel bir içki, hem de tüttürerek bitirebileceğinizi biliyorsunuz.
Keyifli tüttürmeler...