Yaşlan(dır)maktan korkmayın...
Yaş otuz beş! yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider.
Cahit Sıtkı Tarancı'nın bu dizelerini herhalde bilmeyenimiz yoktur. Her ne kadar, kimilerine kasvetli gelse de, mutlaka en az bir kere, biz de yad etmişizdir şairi. Cahit Sıtkı Tarancı, genelde bu şiirinde zamanla yitip gidenlerden dem vurmuş, oysa yaşla beraber kazanılan deneyimler, yeni tanışıklıklar, hayata dair yaşayıp, öğrendiğimiz diğer şeyler, hepsi birer artı bize ve belki de "yaşlanmanın" güzel yanları.
Şimdi böyle edebi bir konuya niye girdim? Kısa bir süre önce arkadaşlarla tüttürürken, "Puroları yıllandırmalı mıyız, yada hangi puroları, ne kadar yıllandırmalıyız?" üzerine bir tartışma yaptık. Konuştuğumuz bu konu için fikir beyan ederken kullandım bu benzetmeyi. Yaş almanın, kazanımlarımızı öne çıkartan olumlu yönünü, yıllandırdığımız purolar için de pekala kabul edebiliriz diye düşünüyorum. Peki, bu her puro için mi geçerli?
Puro üreticilerinden şahsen duyduklarım dahil, genel olarak okuduklarım, aldığımız puroları yaklaşık en az bir ay kendi humidorumuzda yıllandırmak, purolar üzerinde olumlu bir etki yapacaktır. Bu süre zarfında, hem tatları, hem de yapısı, yaprağın içinde devam eden mikro-fermentasyon sebebiyle, olgunlaşmaya devam edecektir. Bunun yanında genel kanı, yıllandırdığınız purolar 10 seneye kadar, tatlarını ve yapılarını geliştirmeye devam ediyorlar. 10 sene sonrasında ise, dinlenmeye devam etseler bile, kayda değer bir değişim geçirmiyorlar. Yıllanma süresinde, purodan alacağınız tatlar, birbiriyle daha uyumlu hale gelerek, purodan alacağınız keyfi arttırıyorlar.
Peki her puro yıllanmaya müsait midir, yada hangi şartlarda yıllandırmalıyız?
Bir kere, tahmin edebileceğiniz gibi, gerçekten yıllandırılarak satış noktalarına gelen puroları, daha da uzun yıllandırmanın pek gereği yoktur. Mesela, Habanos'un yeni çıkan Anejado serisi purolar buna bir örnek. Bu purolar zaten belli bir süre yıllandırıldıktan sonra satışa sunuluyor. Hatta bunlar sarım sonrası yıllandırılan bir seri.
Benim yıllandırma için ilk dikkat ettiğim noktalardan biri, puronun gövdesi ve sertliği. Puro, fazla nikotinden kaynaklı ngereksiz sertliğini, yıllandırma ile kaybedeceği için, alacağınız tatları daha ortaya çıkaracaktır. Aynı zamanda, Ligero gibi kompleks yapıdaki yaprakların fazlaca kullanıldığı purolar, doğru yıllandırma ile, bu yaprakların sunduğu tatları, birbirleri ile daha uyumlu hale getirerek, purodan alacağınız keyfi arttıracaktır.
Bunun yanında, aynı mantıkla, büyük vitola purolar, bana göre, yıllandırmak için daha uygun kaçıyor.
Yine ortak bir kanı, yıllandırma sürecinde puroları, %70 nemin altında, %68 civarında tutmanın, doğru olacağı. Bu oranlar, nemi azaltıp, yaprakların bulundurdukları özellikli yağların, yapraklara daha fazla nüfuz edebilmesini sağlıyor. Düşük oranda tutulması gereken bir diğer konu ise, oksijenle temas. Puroların, yıllandırma sürecinde, mümkün olduğu kadar, kutularını fazla açmadan, varsa selafonu çıkartmadan, oksijene maruz kalmalarını en aza indirgemek. Bu da, devam eden mikro-fermentasyonu yavaşlatacağından, yıllandırmayı da daha sağlıklı hale getirecektir.
Ve dananın koptuğu nokta. "Yıllarca" sabrettik, puroların güzelleşmelerini bekledik. Sonuç, sevgilimizin hazırlanmak için bizi beklettikten sonra bize yaşattığı olumlu şok mu, yoksa, tam tersi bir hayal kırıklığı mı? Bu geçen süre zarfı sonucunda oluşan tatlarını beğenecek miyiz, yoksa ilk tattığımız zamanki lezzeti mi arayacağız? Bunun için belli aralıklarla ki, şahsi fikrim, 2-3 aylık aralıklar uygun olacaktır, kutudan bir tane tüttürmekte fayda var. İstenilen lezzeti yakalayan puroların, sizin için artık vakit kaybetmeden tüttürme vakti gelmiştir.
Keyifli tüttürmeler...