10 Numara Puro Lounge
Apartman kapısı gibi bir kapıdan giriyorsunuz 10 Numara Otel’e. Alışılagelmişin dışında bir resepsiyon var. Daha çok bir apartmana giriyor ve bir çalışma masasında - ki bu resepsiyon oluyor - bir görevli tarafından karşılanıyormuşsunuz gibi oluyor. No.TenCigar Lounge’u sorunca sizi bir koridordan geçirip, genişlemesine olduğundan çok, uzunlamasına büyükçe sayılabilecek bir balkona doğru yönlendiriliyorsunuz.
Burası No.Ten Puro terası. Lisansı gereği, akşam saat dokuza kadar kullanıma açık olan bir teras. Tepesinde asılı şekilde duran 5 adet mantar ısıtıcısı, koyu renkli rattan koltukları ve açık renkli tuğla duvarları ve duvarlardaki, ünlülerin fotoğraflarından, yağlı boya tablolarına dönüştürülmüş resimleriyle, puro sevdalılarına ayrılmış oldukça sıcak bir mekan. Sıcak derken, sadece yaratılan atmosferden değil, gerçekten ısıdan bahsediyorum. Zira, oturduğum anda, üzerimdeki takım elbise ceketimi bile çıkarttıracak bir hava yakalanmış. Dışarıda havanın oldukça rüzgarlı ve soğuk olduğunu düşünürsek, başarılı olmuş. Terasın tabii ki üstü kapalı, ve yan duvarları da, zinciri andıran tel bir perdeyle kapanmış. Benim dışımda, yaklaşık 20-25 kişilik terasta, sadece 6kişilik bir grup oturuyor. Burada otururken kendi puronuzu tüttürmek serbest. Terasın oturma grupları, resimden de anlaşılabileceği gibi, kısmen bitişik. Ferah oturmak isteynleri, biraz daraltabilir.
Saat 9’u geçtikten sonra, garson beni bu sefer iç mekan olan Tadım Odası’na davet ediyor, içkimi ve puromu alarak, davete icabet ediyorum. Girişinde, duvardan duvara humidor bulunan ve kuvvetli bir havalandırması olan Tadım Odası'na girince, dışarıdaki terasta sıcaktan biraz bunaldığımı hissediyorum. Yine oldukça sıkışık olarak konuşlandırılmış, tekli deri koltuklardan birine kuruluyorum. Duvarda, terastaki gibi ünlü simaların purolu tabloları mevcut. Kurulduğum masada bana yanımda Al Capone ve karşımda Robert de Niro eşlik ediyor. Oysa terasta Cahrlie Chaplin ve Morgan Freeman eşlik etmişti. Hafif loş ışıklı, deri koltuklu bu mekanın, terasa göre daha klasik bir havası var😕. Buranın kapasitesi, arttıralamaz şekilde tam 15 kişilik. Maalesef koltuklar tükenirse ayakta durabileceğiniz bir durum söz konusu değil.
Eğer en başından beri, Tadım Odası’nda oturarak tüttürmek niyetindeyseniz, mutlaka girişteki humidordan bir puro satın almak dırumundasınız. Lakin, biraz incelediğim humidordaki puro çeşidi beni çok tatmin etti diyemem. Hemen hemen her Küba markasının olduğu humidorda, maalesef sınırlı üretim yada vintage puro çeşitliliği yok denecek kadar az. Bu da sizi bilindik vitolalarla sınırlıyor. Yeni dünya markaları ise yok gibi.
No.Ten, 2014 yılında, yılın puro mekanı seçilmiş. O zamanki halini bilemeyeceğim ama bugün için, biraz bol keseden verilmiş bir karar gibi geldi. Burası bende, biraz kolayca Oscar ödülü almış, izlerken çok keyif vermeyen bir film hissi yarattı. Kötü bir mekan mı, değil ama açıkçası, Londra’ya geldiğimde ilk aklıma gelen yada tekrar hemen gitmek isteyeceğim bir yer olduğunu düşünmüyorum.
Eğer Londra turu yaparken, Madame Tussaud’s ziyaretinden sonra, biraz kafa dağıtmak ve yorgunluk atmak için mekan aramıyorsam, daha evvel hakkında yazdığım Boisdale Canary Wharf yada Corinthia Hotel’in puro mekanları gibi mekanları tercih ve tavsiye ederim. Zira en başta beni rahatsız eden, buranın birazcık sıkışık oturumlu durumu oldu. İnsan, en azından ben, biraz daha ferah mekanları tercih ediyorum. Yine de, buraya gelmişken, görüp kendi kararınızı verin derim.
Keyifli tüttürmeler...