Kahvenizi nasıl alırdınız?

 

Sosyal medyaya bakınca, artık aynı karede ne kadar alkollü içki ve puro fotoğrafı görüyorsak, bir o kadar da kahve ve puro fotoğrafı görüyoruz, desek herhalde yalan olmaz.

 

Tarihte anavatını Etiyopya’da ilaç olarak bile kullanılan, sonrasında Anadolu topraklarına Osmanlı döneminde giren ve ilk zamanlarda saray içkisi olarak kendine yer edinen kahveyi, bugün tatmamış birine denk gelmek zor. Bunda tabii ki biz Türklerin parmağı büyük. Ne de olsa kahvenin önce Avrupa’ya, oradan da Dünya’ya yayılmasına biz sebebiz. Lakin, tüketime gelince, Türkiye yılda kişi başı kahve tüketiminde halen sadece 700gr ile ilk 50’ye bile giremiyor. Sıralamadan örnek vermek gerekirse, Finlandiya kişi başı 9.6kg ile liste başı, onu 7.2kg ile Norveç ve 6.7kg ile Hollanda takip ediyor. Aradaki farka bakıldığında, ülkemizde geçmişi çok olmayan uluslararası kahve zincirlerine rağmen bile, Türkiye’nin kapatması gereken açık büyük ve bayağı bir fırın ekmek yememiz daha doğrusu kahve içmemiz gerekiyor.

 

Tabii ki bu rakamlar, bizim puromuzun yanında keyifle bir kahve içmemize engel değil, aksine, yetişmek istiyorsak teşvik edici. Peki puromuzla kahve içerken dikkat edilmesi gereken bir kural yada kıstas var mı?

 

Aslında, çoğu durumda olduğu gibi burada da en önemlisi kişinin tercihleri. Dolayısıyla ne olursa olsun, şu puroyla ille de bu kahve gider, diğerleri keyif vermez demek bence doğru değil. Fakat özellikle, viski tarzı alkollü içkilerde olduğu gibi, eşleştirmede önemli olan, puronun yada kahvenin, diğerindeki lezzeti yada aromayı tamamen bastırmaması gerektiği. Puro ve kahve her ne kadar doğal olarak birbirindeki tatların ortaya çıkmasını destekleyen ve güçlendiren yapılara sahip olsalar da, birinin fazlaca baskın olması, diğerinden alacağınız tadı etkileyecektir.

 

Yukarıdaki yazdıklarımdan yola çıkarsak, renkçe koyu sargı yaprağına sahip olan purolar, daha çok espresso yada bu kahve özelliklerine yakın olan daha uzun kavrulmuş, koyu çekirdekli kahvelerle eşleştirilebilir. Sütlü ve daha yumuşak kahvelerle de, sargı yaprağı rengi daha açık renkli olan puroları eşleştirebilirsiniz. Buradaki mantık, sertlikten çok(koyu renk sargı yaprağı her zaman yüksek sertlikte puro demek değildir), kahve çekirdeklerinin ve puronun genellikle daha kompleks yapıya sahip olanları eşleştirmek. Genellikle fazla kavrulmuş kahvenin daha az kafein içerdiğini ve aynı şekilde birkaç kez fermente olan yaprağın da daha az amonyak, nikotin ve benzeri özelliklerden arındığını ve lezzetçe daha kompleks ve tatlı hale geldiğini unutmamak gerekir.

 

Genel olarak gövdeli puroları, gövdeli kahvelerle tüketmek yanlış olmayacaktır. Ama yine de bunu bir kurala bağlamak yerine, kişi bunu kendi tercihi doğrultusunda tabii ki değiştirmekte özgür.

 

Bunun dışında, günün belli saatlerine göre de karar vermek mümkün. Sabah güne hazırlanırken, sertliği yüksek olan bir puro ile yine kafein oranı yüksek olan bir puro tercih edebilirken, akşam yemekten sonra hazmı kolaylaştıran ama kafein oranı daha dengeli, koyu çekirdekli bir kahve ile, yine gövdeli bir Maduro ile şömine keyfi yapabilirsiniz. Bu arada bünyeye göre, hem nikotin hem de kafeini yüksek olan puro ve kahve biraz baş dönmesi yapabilir, aman dikkat.

 

Bir diğer durumda, kalite ve lezzet olarak biraz daha düşük puroları, yada kahveleri, kalite ve tat olarak daha kompleks yada lezzetli zıtlarıyla tüketmek mümkün. Bu da, her ikisinde de eksik olan tatların yerini doldurmaya yarayacaktır.

 

Aşağıda seçiminizi yönlendirmesi açısından kahve kavurma dereceleri ile aralarındaki farkları paylaşıyorum. Aynı fermentasyondaki gibi kavurma, kahveyi daha saf hale getirerek, aromasını ve tatlılığını arttırıyor ve içimini daha keyifli hale getiriyor.