top of page

Big Alpine Smoke'da Zafer!

 

 

 

Bu sene Big Alpine Smoke için İsviçre'ye maalesef biraz karışık duygularla gittim. Sebebi malum, Atatürk Havalimanındaki elim olay. Bu sebep ile de, daha evvel söylememe rağmen, Big Smoke Paris'de olduğu gibi canlı yayın yapmıyorum.

 

Zürih'e kısa bir yolculukla vardıktan sonra yine tren ileBad Ragaz'ın yolunu tutuyorum. Yarışma ertesi gün ama eski tanıdıklarla bir gece evvel muhabbetle tüttürmek ve yeni tanışıklıklar için buluşmak önemli. Yine yemek eşliğinde hafif serin ama İsviçre için sıcak sayılabilecek bir havada, dışarıda havanın ve farklı puroların keyfini çıkararak, yaklaşık on kişi yine hoş, yemekli bir gece geçiriyoruz.

 

Ertesi gün, yani yarışma gününde, programları geçen sene yaptığım için bu sene, otelde rahat bir gün geçirip, hemen yakındaki golf sahasında Swiss Seniors Open'a takılırım diye düşünürken telefon çalıyor ve Gian Carlo ve Marko ile öğlen yemeği için anlaşıyoruz. Gian Carlo bizi, Südtirol'den namlı gurme şef Siggi Tschurtschenthaler'ın Adler adlı restoranına götüreceğini söylüyor. Adler Bad Ragaz'ın hemen yakınındaki ufak köylerden biri olan Flaesch'in dar sokaklarında bir restoran, ama ne restoran. Menüsüyle olsun, şarap mahzeniyle olsun, böyle ufak bir köyde, bu tarz bir yer, gerçekten güzel bir sürpriz. Zaten işin güzel tarafı, böyle ufak yerde, beklenmedik bir köşede, bu tarz beklenmedik bir lezzet çıkabilmesi. Güzel, lezzetli ve oldukça uzun bir yemek ve tüttürme sonrası yarışmaya hazırlık için tekrar dağılıyoruz. Hava yine sıcak ama ara ara yağmur atıştırıyor.

 

 

 

 

Otelde hazırlıklarımı tamamladıktan sonra, resepsiyonda aracımı beklerken, Scandinavia Tobacco Uluslararası Pazarlama Şefi ile karşılaşıyorum. Paris'den tanışıklığımız var ve geceye eşiyle katılıyor. Yol ve gece boyunca oldukça uzun sohbet ettik ve genel olarak purodan, özellikle Amerika'daki yeni tütün kanunlarından ve tabii ki Türkiye'de puroyu konuştuk. Çok uzun olmayan bir sürüş sonrası mekana varıyoruz.

 

Bu sene Big Alpine Smoke'a Hotel Restaurant Weiss Kreuz Malans ev sahipliği yapıyor. Malans köyündeki bu ufak otelin mahzen katındaki yarışmanın da yapılacağı salonda önce kokteyl başlıyor. Kokteyl esnasında yine tanıdık yada yeni sponsorlardan ürünleri ve puroları hakkında bilgi alıyor ve puroları deneme imkanı buluyorsunuz. Puroların arasında yine Brun del Re, Patoro ile birlikte firmaların pazara sunduğu diğer ufak markalar da var. İsviçre pazarına yeni giriş yapan Brizard and Co. da aksesuarları ile ufak bir yer bulmuş kendine. Herkes kaynaştıktan sonra yavaş yavaş yarışma için anons yapılıyor ve kayıtlar alınmaya başlanıyor. Her seferinde 8 numara ile yarışırken bunsefer Marko'ya kendi seçtiği bir numara vermesini istiyorum ve böylelikle, 5 numara olarak kaydımı yaptırıyorum.

Nikaragua sarımı olduğunu ve sert içimli olduğunu söyledi.

Kayıt sonrası herkes yerini alıyor ve artık sıra en önemli noktalardan birine, yarışma purosunu seçmeye geliyor. Marko'nun kendi gözetiminde hazırlanan Macanudo Inspirado'lar tepsiyle her yarışmacıya sunuluyor. Ben de bir tane seçerek sonraki talimatları beklemeye başlıyorum. Herkes purosunu seçiyor ve hem kesim hem de yakım için talimatlar ardı ardına verilip yarışma başlatılıyor. Marko, her zamanki samimiyeti ve sıcak tarzıyla şovmenliğe başlıyor. Yaptığı esprili anemtodların yanında, sürekli ilk 30 dakikaya dikkat edilmesi gerektiğini tekrarlıyor. Zira yarıya yakın yarışmacı genellikle ilk 30 dakikada purosunun ateşini kaybediyor. Benim amacım bu sefer ilk 40 dakika. Neden çünkü geçen sene burada 39, sonra Paris'de en fazla 32 dakika dayanabilmiştim. Tüm ciddiyetimle puroma konsantre olmuşken, özellikle bizim masada yüzümün ciddiyeti biraz espri konusu oluyor.

Kronometrede saniyeler ve dakikalar geçerken, aynen Marko'nun da dediği gibi, yarışmacılar birer birer düşmeye başlıyor. Her ne kadar kimin düşüp, kimin kaldığını öğrenmek için kulağım Marko'da olsa da, puroya olann konsantrasyonum ilk bir saati fazla birşey yakalayamayarak geçiyor. 40 dakikayı geçip 60 dakikaya varan ben oldukça mutlu olan ben, biraz da şaşkınlıkla bir durum değerlendirmesi yapma ihtiyacı duyuyorum ve Marko'yu biraz daha dikkatli dinlerken, 5 kişi kaldığımızı anlıyorum. Artık bu saatten sonra tabii ki hedefim bir anda ilk 3 oluyor. İlk 5'in arasında iki kişinin purosu artık banda çok yakın ve birbiri ile yarışıyorlar. Eğer sönmezse, banda oldukça mesafesi olan ben ilk üçü grantilemiş gibi duruyorum. Kısa bir süre sonra tehmin ettiğim gibi iki kişi ardı ardına, bandı yakmamak adına puroları söndürerek yarış dışı kalıyorlar. Artık ilk defa ilk 3'deyim. Hiçbir antrenmanı olmayan ve iin zevki için katılan ben şimdi, acaba olur mu, diye düşünmeye başlıyorum. Yine kısa bir süre geçiyor ve aramızdan bir kişi daha yarışmaya veda ediyor. Bundan sonra artık puromun yanışına iyiden iyiye dikkat kesiliyorum ve bir yandan da, Marko'nun diğer yarışmacının purosu için 'Söndü!' diye haykırmasını bekliyorum. Ama gelen haberler maalesef purosunun bandına benimkinden daha uzak olduğu. Fakat, ne oluyorsa oluyor, muhtemelen, söndürme heyecanıyla fazla hızlı tüttürmekten, gereğinden çabuk bir şekilde benimle neredeyse aynı boya geliyor. Kronometre neredeyse 1 saat 30 dakikayı gösteriyor ve artık herşey saniyerle ölçülüyor. Hem puroyu söndürmemek, hem de bandımı yakmamak için mümkün olduğu kadar ufak çekişlerle puroyu yanık tutmaya çalışıyorum ki, Marko'dan beklediğim "Söndü!" anonsu geliyor. Artık neredeyse bandımı yakacak ben de, fazla vakit geçemden, ķronometre 1:29:59' u gösterdiğinde numaramı havaya kaldırarak, yarışma için "Bitti!" diyorum ve gerçekten birinci olarak Big Apine Smoke'u sonlandırıyorum. Gerçekten muhteşem bir duygu.

Maalesef,  o kadar zaman insanlar acıktığı için, önce terasta yine kısa bir içki molası veriyoruz ve arkasından da yemeğe geçiyoruz. Yemek sonrası tabii ki ödül töreni ve Carl F. Bucherer saatin de verildiği çekiliş yapılıyor. Şimdi kıskandırmak gibi olmasın, hediyeleri saymayacağım ama  tabii ki en başta ben, çekilişte diğer kazananlar ve diğer katılımcılar oldukça hoş bir geceyi yemek sonrası bol sohbet tüttürme ile sonlandırıyoruz.

 

Bu arada ben bu yazıyı, zamansızlıktan yetiştirene kadar, Şampiyona'nın son eleme turu Londra'da yapıldı ve şimdi ben dahil eleme turu kazananlarını Split'deki final turu bekliyor. Zamanımı ayarlayabilir ve katılabilirsem, eminim yine muhteşem bir gece olacak ve tabii ki detayları buradan paylaşacağım. İşin bir diğer komik tarafı, katılabilirsem İsviçre temsilen yarışıyor olacağım.

 

Herkese keyifli tüttürmeler...

bottom of page